Firmaların Yapmış Olduğu Üretim Hatalarının Ülke Ekonomisine Yansımaları
24 Ekim 2024Türkiye ekonomisi, yıllardır Avrupa Birliği (AB) pazarına ihracatta önemli adımlar atmış ve dış ticaret stratejisinde AB’yi vazgeçilmez bir ortak olarak konumlandırmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) blog yazısında yer alan son analiz, Türkiye’nin AB’ye ihracatındaki ivmenin ve pazar payı kazanımlarının gelecek dönemde de sürebileceğini öngörüyor. Ancak, bu öngörüler umut verici olsa da dikkat edilmesi gereken zorlukları da göz ardı etmemek gerekiyor.
Geçmişin İzinde Türkiye-AB İhracat Performansı
TCMB’nin yayınlamış olduğu blog yazısında, Türkiye’nin AB’ye ihracat yolculuğunun dalgalı bir seyir izlediği vurgulanıyor. 2002-2007 yılları arasında istikrarlı bir artış gösteren ihracat, 2008 küresel finans krizinden büyük darbe aldı ancak sonrasında toparlanarak 2010-2019 döneminde sağlıklı bir büyüme eğilimi gösterdi. Pandemi döneminde ise, tüm dünyada olduğu gibi, AB’ye ihracatta da sert bir düşüş yaşandı. Bu düşüş, salgın sonrası toparlanmayla birlikte hızla aşıldı ve Türkiye, AB pazarında daha güçlü bir konuma yerleşmeye başladı.
AB’nin Değişen Dinamikleri
AB’de talep yapısında yaşanan değişimler, Türkiye’nin AB’ye ihracatını yakından etkileyen önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle, AB ekonomisinde özel tüketimin hizmetlere yönelmesi ve ithalatın gelir esnekliğinde azalma yaşanması, Türkiye’nin AB’ye mal ihracatında çeşitli dalgalanmalara neden oldu. Bununla birlikte, AB dışındaki pazarlara yapılan ihracatın artması, Türkiye’nin toplam ihracatındaki düşüşü kısmen engelleyerek ekonomiye istikrar kazandırdı.
Bu bağlamda, TCMB tarafından yapılan analizde de vurgulandığı üzere, AB milli gelirinin salgın öncesi trendinin altında kalması ve ithalat gelir esnekliğindeki azalmanın Türkiye’nin ihracat performansını zorlayabileceği ifade ediliyor. Fakat Türkiye’nin AB pazarındaki payını artırması, bu olumsuz seyrin etkilerini bir nebze de olsa telafi eden bir unsur olarak dikkat çekiyor.
Gelecek Beklentileri
Uluslararası kurumların ve yatırımcı kuruluşlarının tahminleri, AB’nin ekonomik büyümesinin önümüzdeki dönemde kademeli olarak artacağına işaret ediyor. Bu olumlu gelişmeler, AB’nin ithalat talebinin de güçlenebileceği anlamına geliyor ve bu da Türkiye’nin AB’ye ihracatını destekleyebilecek önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Özetle Türkiye’nin bu dönemde AB’deki pazar payını daha da genişletmesi mümkün olabilir.
Ama bu fırsatları değerlendirirken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var.
Öncelikle, Türkiye’nin AB’ye yönelik ihracat stratejisini sadece mallarla sınırlı tutmayıp hizmet sektörüne de genişletmesi, AB’de artan hizmet talebinden faydalanmasını sağlayacaktır. Ayrıca, AB pazarındaki rekabet gücünü artırmak adına katma değeri yüksek ürünlere ve yenilikçi çözümlere yönelmek yine ihracatımızın daha sürdürülebilir olmasını sağlayacaktır.
TCMB’nin analizinde de altı çizildiği gibi, Türkiye’nin AB’ye ihracatında zayıf seyir gösteren dönemler yaşanmış olsa da pazar payındaki artış ve AB ekonomisindeki toparlanma beklentisi, Türkiye’ye yeni fırsatlar sunuyor. Türkiye’nin bu fırsatları iyi değerlendirmesi ve ihracat stratejilerini bu doğrultuda güçlendirmesi, AB’ye yönelik ihracatın kalıcı bir ivme kazanmasına katkı sağlayabilir.